Merhaba, biz bir ekibiz ve adımız PROJX.
Bize merhaba demek için;

[email protected] . +902123257300
 

Yapay Zeka Paradoksu: Otomasyon İnsan Potansiyelini Nasıl Açığa Çıkarır?

05 şubat 2020

Otomasyonun yaşamlarımızı altüst edeceğinden endişelenenler, zaten büyük ölçüde otomatik hale gelmiş bir dünyada yaşadığımızı unutuyorlar. En son ne zaman para çekmek için bankadaki veznedarı ziyaret ettiniz? Dünyanın farklı yerlerinde yaşayan arkadaşlarına ve akrabalarına elle yazılmış mektup gönderen kaldı mı? Kim yeni bir şehre geldiğinde otel otel dolaşarak kendisine oda arıyor? Otomasyon tahmin ettiğimizden de önce hayal dahi edilemeyecek şekillerde tüm bu noktalarda hayatımızı etkiledi, değiştirdi ve altüst etti.

Diğer yandan otomasyonun yeni bir kavram olduğu da söylenemez. Asansörün mucidi Elisha Graves Otis, 1857 yılında yukarıya ve aşağıya doğru hareket edip belirli noktalarda duran, belirli görevlerin olduğu koordineli bir süreçle insanları ve makineleri yan yana getiren ilk asansör sistemiyle otomasyonu hayatlarımıza soktu. Dolayısıyla “otomasyon” yeni değil, sadece daha karmaşık ve yaygın bir hale gelmiş durumda. Bu da bizi yapay zekanın haber makaleleri ve film senaryoları yazdığı, insanların dayanamayacağı koşullarda bazı fiziksel işlerin yapılmasını sağladığı ve kişilerin daha önce mümkün olduğu düşünülmeyen seviyelerde başarı elde etmelerine yardımcı olduğu bir dünyayla tanıştırdı.

Elbette, otomasyonun, günlük yaşamlarımızı önümüzdeki günlerde daha bariz şekilde etkileyeceği kesin. MERAT bölgesinde kıdemli başkan yardımcısı olarak görev yaptığım Dell Technologies tarafından kısa süre önce yapılan bir çalışmada, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki şirket liderlerinin yüzde 83'ünün, otomasyon sayesinde zamanını daha farklı şekilde değerlendirmeyi öngördüğü görüldü. Bir şirketin, yöneticilerine zamanlarının bir bölümünü geri kazandırıp bu zamanı planlama yapmak, yetenek geliştirmek ya da ilişkiler kurmak için harcama şansı verdiğinde ortaya çıkacak potansiyeli hayal edin. Bu durumda harekete geçme zamanının geldiği söylenebilir ancak gerçek şu ki, hepimiz bu yolculuğun daha başındayız. İlk olarak da iş süreçleri ve müşteri deneyiminin dönüştürülmesi gerekiyor.

Yıkım Sektörler Genelinde Olumlu Bir Değişime Yön Veriyor
Bankacılık sektörü örneğini ele alalım. Bankanın farklı noktalara konumlanabilen çok amaçlı yüzü olan ATM'lerden internet bankacılığına geçiş yaptık ve şimdi de mobil uygulamalara geçiyoruz. Bugünlerde bankanıza telefon ederseniz, çok büyük ihtimalle bir yapay zeka sistemi sizi en yaygın işlemler ve bilgi talepleri arasında yönlendirecek, sadece sıra dışı ve karmaşık talepleriniz olması halinde sizi müşteri temsilcisine aktaracaktır.

Aynı değişimi sağlık hizmetleri sektöründe de görüyoruz. Birkaç yıl öncesine kadar teletıp, gündemde önemli bir yer edinmişti zira artan bant genişliği, şehirdeki doktorların yüksek tanımlı video konferanslar aracılığıyla kırsal bölgelerdeki hastalarla iletişim kurabilmelerini ve yerel sağlık hizmetleri ekiplerine reçeteler ve bakım yönergeleri verebilmelerini sağlıyordu. Bugün yapay zeka sayesinde sağlık hizmetleri veren kuruluşlar hasta ile doğru doktoru eşleştirebiliyor ve hatta doktorun sadece önemli vakalara dahil edilmesi için temel bazı teşhisleri otomatik hale getirebiliyor.

Yarının İşgücünü Destekleme
Makineler ve yapay zeka işlerimizi elimizden almayı değil daha iyi çalışmamıza ve daha yüksek performans sergilememize yardımcı olmayı amaçlıyor. Tekrar eden görevleri otomatikleştiren ve insanları daha yüksek değerli işlere odaklanmaları için özgür bırakan Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) gibi çözümlerin ortaya çıkışı beni çok heyecanlandırıyor. RPA etkili bir şekilde kullanıldığında iş hayatının monotonluğunu ortadan kaldırarak resmi çalışma ortamları ortaya çıktığından beri görülen bir talebin karşılanmasını sağlıyor ve Dell Technologies'de geleceğin "Bağlantılı Gerçekliği" olarak gördüğümüz yolculuğun gidişatını da belirliyor. Söz konusu gelecekte deneyimlerin daha gerçekçi ve verimlilikleri artıracak şekilde tasarlanmasıyla birlikte siber uzay mevcut gerçekliğimiz üzerinde daima etkin bir katman olarak kendisini gösterecektir. Bu geçiş yaşamımız boyunca şahit olduğumuz, statik televizyonlardan tepkisel bilgisayarlara ve oradan etkileşimli akıllı telefonlara geçişimizle yaşanan ekran evrimiyle kıyaslanabilir.

Donanımlı ve destekli bir işgücünün müşteri deneyiminiz üzerinde yaratabileceği etkiyi hayal edin. İyi tanımlanmış ve tasarlanmış otomatik etkileşimli bir çözüm, müşterinizin istediği zaman ve istediği yöntemle, çalışma saatleri ve çalışanların uygunluğu ile sınırlı olmadan bilgi edinmesini ve yönlendirilmesini sağlar. Bu etkileşimler en tipik örnekler düşünülerek tasarlandığından insan müdahalesi için etkileşime hemen dikkat çekileceği dönüm noktalarını hesaba katmak kolaydır. Üstelik araştırmamıza göre, bugün bildiğimiz dijital şehirler yapay zeka destekli analizlerin altyapıyı ve bağlantılı her bireyin vatandaşlık deneyimini yöneteceği duyarlı şehirlere dönüşeceğinden bu faktör, 2030 yılında müşterilerin birincil beklentisi olacaktır.

Sorduğunuz kişiye bağlı olarak verinin yeni petrol, yeni altın ya da yeni ay tozu olduğu yanıtını almanızın nedeni işte bu. Öte yandan verinin değeri hakkında çok fazla soru sorulduğunu söylemek de pek mümkün değil. Halbuki yapay zeka bir uzay gemisiyse bu geminin yakıtı veridir. İyi yönetilen bir veri analiz programı ile açığa çıkarılan öngörüler, yapay zeka destekli bir otomasyon stratejisinin kaliteli, uygun ve etkili olmasını sağlamanın tam merkezinde yer alır.

Dijital Geleceğin Zeminini Hazırlama
Kullanıcı ve müşteri deneyimi ile ilgili her konuşma, sonuçta merkezinde yer alan teknolojiyle ilgilidir. Otomasyon projesine ve insan-makine ortaklıklarına yatırım yapmak, işveren açısından olduğu kadar müşteri açısından da sağlam bir iş stratejisidir. Ve bu stratejinin en iyi kısmı, iş için doğru kaynağı (insan ya da dijital) tanımlamakla ilgili olmamasıdır. Söz konusu strateji, "makinenin" insanlara sunabileceği ve insanların çok daha yüksek bir düzlemde performans göstermelerini sağlayabilecek büyük veri analizi aracılığıyla elde edilen yapay zeka gibi son derece yüksek potansiyelle ilgilidir.

Tüm önemli teknoloji geçişlerinde olduğu gibi dönüşüm bir varış noktası değil, asla sona ermeyen bir yolculuktur. Ancak bir kuruluşun insan-makine ortaklığı yolculuğuna başlarken akılda tutulması gereken üç şey vardır:

Stratejik sonuçları tanımlamak. Bu süreç sadece teknoloji altyapısıyla değil, aynı zamanda olası riskler ve başarılı bir yapay zeka yolculuğuna yönelik atılması gereken adımların danışılacağı doğru ortağı bulmakla da ilgilidir.

Çerçeveyi oluşturmak. Teknoloji bileşenleri tek başlarına bir çözüm oluşturmaz. Benzer teknoloji altyapısı, iki farklı kuruluşta farklı amaçlara hizmet edebilir. Unutulmaması gereken şey, sizin bir çözüm almadığınız ve çözümün çalışması için bir çerçeve oluşturuyor olmanızdır.

Organik büyümek. Erken aşamalarda yanlış adımlar atılacak ve dersler alınacaktır ancak bunlar geçtikten sonra diğer bağlamlarda da kopyalanabilecek, başarılı modeller bulacaksınız. İçeride zihniyet oluşturulduktan sonra bir sonraki adım pazar hakimiyetidir.

Teknolojinin çalışma, yaşama ve oynama şekillerimizi değiştirdiğine hiç şüphe yok ve bu gelecekte sadece daha da belirgin bir hale gelecek. Teknolojinin yaşamlarımızı daha iyi doğrultuda değiştirme ve bizim her şeyin dahil olduğu bir refah düzeyine ulaşmak için verimsizliklerin ötesine geçmemize yardımcı olma gücüne ve potansiyeline hayran olmamız gerekir. Dünyadaki birçok kuruluş geleceklerini güvene almak için en umut verici yeni teknolojileri uyarlamak ve benimsemek için kendi bağlamlarında adımlar atıyor. İnsanların teknolojinin yönlendirmesiyle kaydedeceği ilerlemede yeni bir bölüm, açılmayı bekler bir halde önümüzde duruyor.

HBRTürkiye - Teknoloji